Devinim

Bu baharın son papatyaları da soldu. 

Baharın sona erdiğini ve narin güzelliklerin geçiciliğini sembolleştiriyor benim için. Sonuçta geçicilik hayatın önemli bir sabiti. Birçok şey değişirken, yerine gelen olgunun geçici olması bir mutlak. Papatyaların bana gösterdiği ise yaşamı sürerken biraz daha gülümsemek için bu değişimleri geçme zamanları gelmeden yakalamakta gerektiğidir.

Yoksa yaşamın ne kadarı insanın kendisinin kontrolünde oluyor ki? Eğer istediğim bir şeyi o an sadece isteyerek kalıp onu hayatımın içine bir şekilde dahil etmeyeceksem, olgu benim ve hayatımın ne kadar bir parçası olabilir ki? Ona ulaşmaya çalışmazsam sadece zaman geçerken aynı dakikaların içerisinde var olmuş ama aramızdaki duvarı yıkıp birbirimize ulaşamamış oluruz.

İnsan varlığı ise zamanla sürekli bir yarış içerisinde olduğu için bu duvarları bir kez daha yıkma şansını elde edememe ihtimali var. Dolayısıyla üstüne gitmeli, duvarları yıkmalı insan. Çiçekler sonraki bahar da açabilir ama zaman bana izin vermeyebilir. Ya da zaman bana izin verebilir ama zarlar bir kez daha aynı rakamlar gelmeyebilir.

Bir zamanlar rüzgarların eskiden söylenen sözleri geri getirebildiğini, bu yüzden de yalnız kaldığında rüzgarı dinlediğini söyleyen birisiyle karşılaşmıştım. Dediğine göre, rüzgar ona çok uzak diyarlarda söylenmiş sözleri getirirdi, o ise dinler, artık bir kez daha duyamayacağı sesleri rüzgarın ona getireceğini umardı.

Bu onun hikayesi.

Okumaya devam et “Devinim”